Allah’ın selamı üzerimize olsun. Gelenekçi(!) müminler, İslamiyet’in evrensel bir din olduğunu ve tüm insanlık için gönderildiğini söylerler. Ama niyeyse, Arap kültürünün ve örf-adetlerinin ayrıyetten bir sevabının olduğunu savunurlar. Her nedense bu tarz kültürel bir ima, Kur’an’da yoktur ama hadis kitaplarında ve çeşitli hacı-hocanın yazdığı çeşitli kitaplarda, sarıklı-cübbeli namaz kılmanın 70 kat daha fazla sevap getireceği yazılıdır, hurma yemek ibadettir, Araplar’ı
(daha&helliip;)
Allah’ın selamı aklını kullanabilen temiz kalpli insanların üzerine olsun. Günümüz mezheplerinin katı ve kesin kuralları, kendileri gibi düşünmeyen müminleri aforoz eden, kendisine “Allah’ın askeri” sıfatını layık gören müminler yetiştiriyor. “5 vakit namazın 1 vaktini kaçıran kişide iman olmaz.” anlayışıyla hareket eden kardeşlerimiz, elbette ki Kur’an-ı Kerim’i asla ve asla Türkçe okumuyorlar. Belki bir şeyleri düzelteceğim diyerek işi iyice içinden çıkılmaz
(daha&helliip;)
Bu yazıda değinmek istediğim konu peygamber dönemindeki müslümanlar ve peygamber döneminde yaşamış olsa idik acaba nasıl insanlar olurduk olacak. Gelenekçi ve mezhepçi din anlayışında yalnızca peygamber değil peygamberle beraber yaşamış onun yakın çevresindeki insanlar ve peygamberle aynı şehirde, toplumda yaşayan insanlar da abartılı biçimde yüceltilmektedirler. Gelenekçi ve mezhepçi din anlayışındaki bu yaklaşım özellikle Kuran’dan habersiz ve din konusunda gevşek insanları
(daha&helliip;)
Ey insanoğlu! Bu kadar ulu ve cömert olan Rabbine karşı bu gururun ne? (82:6) diye soruyordu maveradan bir ses. Bu sesin sahibi belki insanın iç derinliklerinde boğduğu, çıkmazlara soktuğu vicdanı, belki Cebrail belki de Yüce Rab olan Allah’tı. Peki insan Rabbine yani onu terbiye eden ve koruyan, ona rızık veren, onun ihtiyaçlarını karşılayan, keremi bol Rabbine karşı nasıl olur da
(daha&helliip;)
Ekşi Sözlük’te açılan başlıklara verdiğim cevapların birkaçını paylaşayım sizinle dedim. Sözlüğün formatı gereği bütün harfler küçük… Her entrymin altına da sözlükteki adresini verdim… Selam ve sevgiler ben prensip icabı sünnete karşıyım diyen çocuk müslüman çocuktur. yahudi gelenek ve uygulamalarını rededip bir müslüman hayatı yaşamayı istediğini belirten kişidir. islam dininde allah’ın yarattığı mükemmeldir ve durup dururken ameliyat edilemez: tın suresi
(daha&helliip;)
Zikir, hakikatin bilgisidir. Kur’an-ı Kerim ve diğer vahiyler de zikir/hakikatin bilgisinin bir tarafı mevcuttur. Diğer taraf ise, Allah’ın yarattığı kainattır. Biz ayetleri ikiye ayırıyoruz: 1-Vahiyle gelen kitaplardaki ayetler. 2-Kainattaki ayetler. Allah’ın yaratmış olduğu bu iki kitabın ayetleri birbiriyle tam bir uyum içindedir, aralarında asla çelişki yoktur. Allah’ın yarattığı ayetlerle, indirdiği ayetlerin bu uyumu bize hakikatin bilgisini(zikri) verir. Kur’an’da indirilen ayetler
(daha&helliip;)
“Ya göründüğün gibi ol ya da olduğun gibi görün” Felsefesinin İslama uyup uymadığını sorgulamaya davet etmek istiyorum sizi. . İslamla yeni tanışmış bir Müslüman adayı olarak Kur’an dan aldığım bakış açısı “Ne olursan ol içi dışı bir ol ” tutumunun asıl tavsiye edilen ve istenen bir bakış açısı ve Felsefe olduğudur. Herkese düşünce özgürlüğünü veren dünyadaki yegâne İnanç sistemi tabii
(daha&helliip;)
“Müslümanlarca kandil geceleri diye bilinen geceler; Rabiulevvel ayının onikinci gecesi olan Mevlid, Recep ayının ilk cuma gecesi olan Regaib, yine Recep ayının yirmiyedinci gecesi olan Mirac, şaban ayının onbeşinci gecesi olan Beraat ve Ramazan ayının yirmi yedinci gecesi olan Kadir Gecesidir. Osmanlılar döneminde II.Selim zamanından başlayarak, minarelerde kandiller yakılarak duyurulup kutlandığı için “Kandil” olarak anılmaya başlamıştır. Yukarıda adı geçen gecelerin
(daha&helliip;)