Günümüzde bayanlar ve baylar arasında oluşan hırs, gün geçtikçe günaha dönük rekabete dönüşmekte ve çeşitli sapkınlıklara sebebiyet vermekte. Bu durum elbette bizler için üzücü olabiliyor. Çocukluğumda sorardım büyüğüme ayaklarımı otururken uzatırsam ya da böyle oturursam, sizin gibi düzgünce oturmasam ayıp mı olur? diye. Annem de derdi ki ayıp değil sen erkeksin, erkeğim ben istediğim gibi otururum, konuşurum, gezerim, hatta bakarım
(daha&helliip;)
Saygı, davranış ve tavırlarımızı özenle sergileme halidir. Karşılık beklemeksizin samimi olmak, bu samimiyeti sözlerimiz, mimiklerimiz ve beden dilimizle aktarırken, muhatabımıza bunu hissettirebilmektir. Aslında birçok kaynakta farklı tanımlara rastlasak da, somut, işte bu diyebileceğimiz bir tanımı yoktur saygının. Etrafımızda çokça duyarız “birini sevmek zorunda değiliz fakat saygı duymak zorundayız”. Yazışmaların altına “saygılar” şeklinde imza atarız. “Büyüklere saygılı olmalısın” annemizden kulağımıza küpedir.
(daha&helliip;)
Bir TV programında ateist bir bilim adamının Müslümanlar hakkında söylediği, ‘inancının reklamını yaptığı’ ifadesi ve bir yazıma gelen okur yorumu nedeniyle tebliğ konusunda yeniden yazmak istedim. Kur’an konusunda bilgisiz ama kendince fikir sahibi olan okur, cehalet örneği olan yorumunda beni insanlığa en büyük kötülüğü yapmakla suçluyordu. Suçum da şu: Dinin propagandasını yapmak. Hatta “peygamberin görevini üstlenmişsin, bu rolü oynamak istiyorsun
(daha&helliip;)
Bazı ateist sitelerde okuduklarım, aşağıdaki yazımı yazmama neden oldu. Bu sitede yazılan yazıların genel anlamda konusu, Allah ın varlığını inkâr eden ve Allah ın gönderdiği kitapları da yalanlayan, konuları içeriyordu. Elbette hiç kimseye, sen neden buna inanıyorsun diyemeyiz. Yani hiç kimsenin imtihanına, direk zorla müdahale etme yetkisini Allah, hiç kimseye vermemiştir. Ama bu düşüncede olanları da, yaşamın gerçeklerine davet etmek,
(daha&helliip;)
Kendisini dünya hayatı aldatmış pek çok insanın hatasıdır müminleri saf zannetmek. Her şeyi ayrıntısıyla hesaplayan, her hareketlerinde çok ince düşünebilen hakiki müminlerin, çevreleri tarafından saf olmamaları, uyanık olmaları hususunda uyarıldıklarını görüyoruz. Kendilerini uyanık addeden bu kişiler, müminlere saf insan gözüyle acıyarak bakıyorlar çoğu zaman. Çünkü müminler kötülüğün hüküm sürdüğü toplumlarda en iyi davranışları kimseden korkmadan, çekinmeden sergileyebiliyorlar. Bir bakıma içinde
(daha&helliip;)
Hepimiz peygamber efendimizin söylediği rivayet edilen “Sizin en hayırlınız …” sözleriyle başlayan hadislerini duymuşuzdur. Bu hadislere bazı örnekler şunlardır: “Sizin en hayırlınız Kuran’ı öğrenen ve öğretendir.” “Sizin en hayırlınız eşlerine en iyi davrananınızdır.” “Sizin en hayırlınız insanlara en hayırlı olanınızdır.” “Sizin en hayırlınız namazı vaktinde kılanınızdır.” “Sizin en hayırlınız ahlakı en güzel olandır.” Bu hadislerle ilgili sorulara çevremdeki dini görevlilere
(daha&helliip;)
Kendime yardım edemiyordum çünkü yapılan yardımın aslında kendime olduğunu düşünemedim. İyilik edemediğim kendimdi dolayısıyla kötülük ettiğim de kendimdi çünkü zaman geçiyordu. Veriyorsun, senden çıkıyor, karşıdaki seviniyor. İlginç gelir çoğu kişiye bu durum aklı almaz çünkü inancı kıttır. Param yok der çekilir, gücüm yok der çekilir, Allah ömür vermiş senelerce insan vaktim yok der yalan söyler durur. Allah verir verdiğinden de
(daha&helliip;)
Ayet Cımbızlama ve Tahrif Teknikleri kullanılarak anlamı tahrif edilen kavramlardan biri de “hikmet”tir. Hikmet kelimesi, ehli sünnet alimleri tarafından Muhammed Peygamberin hadisi/sünneti olarak algılanmış, dinde hüküm ifade etmeyen bu hadisler, Allah’tan vahiy yoluyla gelen ayetler gibi değerlendirilmiş, hadislerle Kur’an’ın bazı ayetleri nesh edilmiştir(yürürlükten kaldırma). Hikmet konusunda bu kadar çok yanılgıya düşülmesinin sebebi, “Nitekim kendi aranızdan, size âyetlerimizi okuyan, sizi her
(daha&helliip;)