Araştırdığımızda iki tür “peygamber” algısıyla karşı karşıya olduğumuzu anlarız. Peygamberi beşer olarak kabul edip “örnek” alıp, “Kur’an”ı merkeze alıp yaşamaya çalışanlar bir tarafta, Mezhep ve tarikatların önderlerinin söyledikleriyle amel edenler, peygamberi “taklit” etmeye çalışanlar ve peygamberi yüceltmek adına Elçiyi melek peygamber konumuna taşıyanlar diğer bir taraftadırlar. Sizce Nebi- Elçimizin örneklik vasfı taklitle özdeşleştirilebilir mi? Aslında taklit etmeye çalıştığımız bir kişi
(daha&helliip;)
Dirilt bizi ey Kur’an! Hayatımıza yön veren senin ahkamın olsun. Seni bize gönderen yüce Yaratıcımızın emri yeryüzünde hakim, beşeriyet seninle mutmain olsun. Hayatımız boyunca hep birilerini örnek aldık. Kimi zaman bizden daha fazla bilenleri, kimi zaman önder olarak gördüğümüz bazı kimseleri, kimi zaman hayatları koşuşturmaca içerisinde olanlar, kimi zamanda iyi edebiyat yapanlar hep bizim fark ettirmeden kendilerini örnek aldığımız
(daha&helliip;)
Kur’an Mucize Beyandır, Mucize beyan bizi bize anlatır. Kendilerine kitap verilenler ortak paydada buluşurlar. Hiçbir Nebi- Resul Allahın varlığını delillendirmeye gerek duymamıştır. Elçilerin daveti ve davete icabet edenlerin sözleri de ortaktır. Deki o Allah tektir. (ihlas-1) Hamt, âlemlerin Rabbi Allah’adır. (Fatiha-2) Ey insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt, gönüller derdine bir şifa, inananlara bir kılavuz ve bir rahmet geldi. (Yunus-57)
(daha&helliip;)
Miladi takvimin son gününe eriştiğimiz bu günde yazılı ve sözlü Basında bir yılın muhasebesi yapılır. Bende sizi geçtiğimiz bir yılın muhasebesini özellikle, “kıyamet alametleri” üzerinden muhasebe yapmaya devet etmek istiyorum. Kıyamet alametleri arasında ahir zamanda önce deccalın ortaya çıkması zikredilir. Sizi Dinimizde deccal ve deccaliyete yüklenilen mana nedir/nasıldır? diye araştırmaya davet etmek istiyorum. Araştırdığımda Kur’anda geçmeyen “deccal” kelimesi bize
(daha&helliip;)
Zaman, mekân, yaşam, ölüm, varlık, yokluk, doğru, yanlış, bilinç… Çağlar boyu felsefecilerin en çok düşündükleri ve bir türlü içinden çıkamadıkları konulardır. Sizce Kâinatı yaratan Allah bizi bu konular hakkında bilgisiz mi bıraktı. Öyle ya Dünyadaki var oluş amacımızı sorgularken en çok merak ettiğimiz konuların başında zaman, mekân, yaşam, ölüm, varlık, yokluk gibi konular gelmektedir. Asra, leyle, geceye, duhaya, fecre, tura,
(daha&helliip;)
DUA Birkaç sene evvel nasıl dua etmem gerektiği konusunda fikir sahibi değildim. Geçmişi düşündüğümde istediğim çoğu birçok şeyin sadece dünyalık elde etmek için olduğunu Kur’anı okuyunca anladım… Rabbimiz bize öyle bir şifa reçetesi indirmiş ki Sizi Kur’an da bulunan bazı ayetlerle dua etmeye davet etmek istiyorum. Rahman ve Rahîm Allah’ın adıyla… De ki: Sizin duanız olmasaydı Rabbim size değer verir
(daha&helliip;)
Birçoğumuz ışığın doğası hakkında bilim insanlarının gerçeği bulduklarını iddia edebilir. Oysa araştırdığımızda Gerçek böyle değildir. Çünkü Işık hala tam olarak tanımlayabildiğimiz bir konu değildir. Geçmişten, günümüze kadar Işık konusu hala gizemini korumaktadır. “özellikle ulaşabildiğimiz” kazı çalışmalarından ortaya çıkan bilgilerden öğrenebiliyoruz ki “Işık, optik ve mercek” hakkında Mö. 3000 lerde de Eski Mısır da çalışmalar yapıldığına dair bulgulara rastlamaktayız. Daha
(daha&helliip;)
İSLAMIN EVRENSELLİĞİ İnsanoğlu neyi seyreder ve işitirse tasavvuru ona göre şekillenir. Bu konu bilimsel bir gerçektir. İnsanoğlunu diğer yaratılmışlardan ayıran konular arasında en başta “illiyet bağı kurabilme yeteneği” Rabbimiz tarafından Ruhla şereflenen “beşer”’e verildi. Bu sayede görme ve işitmenin bir üst boyutuna geçebiliyoruz ve tasavvurlarımızı inşa edip dile ve yazıya dökebiliyoruz. (beyan kabiliyeti) Yıllarca bize tanıtılan Müslüman kimliği bu
(daha&helliip;)