Durmadan ve hızlı bir şekilde konuşan ve bana çok önemli bir fırsatı kaçırıyormuşum gibi hissettirmeye çalışan satış temsilcisinin anlattıkları aslında ilk balışta pek de kötü görünmüyordu. Bireysel emekliliğin faydaları ve neden bu sisteme dahil olmam gerektiğine dair bir sürü neden sıraladı. Beni para biriktirmeye teşvik ediyormuş, ödediğim primlerin bir kısmı vergiden düşülecekmiş, profesyonel fon yöneticileri sayesinde paramı kendim değerlendirdiğimde ulaşamayacağım
(daha&helliip;)
Günümüzde din ve iman adına, yaptığımız en büyük yanlışlardan biriside, Hadisler olmasaydı, Allah ın emri olan namazı nasıl kılacağımızı, zekâtı nasıl vereceğimizi, orucumuzu nasıl tutacağımızı, Haccı nasıl yapacağımızı bilemezdik düşüncesine iman etmek olmuştur. Bir konuyu doğru anlamak için, takip ettiğimiz yol ve yöntem, eğer yanlışsa, anlamaya çalıştığımız konunun da açıkça doğru anlaşılması, asla mümkün olmayacaktır. Acaba bizler dinimizi yaşadığımız, Kur’an
(daha&helliip;)
Bazı şeyler için zaman bulamayan pek çok insanın dedikodu için mutlaka zamanı vardır. Çay-kahve saatleri, telefon görüşmeleri, yolda karşılaşıldığında ayaküstü sohbetler hep dedikodu nedeniyle uzun sürer. Öyle ki vedalaşıp evin kapısından çıkıldıktan sonra bile kapı önünde dakikalarca devam eder. İlginç olan; insanların büyük çoğunluğunun dedikodudan haz almasıdır. Ortamda, dedikodudan hoşlanmadığını, yapılmasını istemediğini söyleyen insan bile bir süre sonra kendisini birilerinin
(daha&helliip;)
Bakara sûresine adını veren ve pasajın eksenini de oluşturan بقرة [bakara] sözcüğünün kökü, “yarmak, fethetmek ve genişletmek” anlamına gelen ب ق ر [b-q-r] köküdür. Baqar, cins isim olup evcili ve vahşisi, erkeği ve dişisiyle cinse dahil olan tüm hayvanların adıdır, ki biz buna “sığır” diyoruz. Bu sözcük, “ıyal” [aile; aile efradı ve malıyla mülküyle] anlamındadır. Sığıra, genellikle toprağı sürmek
(daha&helliip;)
Hem ilahi kelam ile ilgili ayetlerin genel tahlilinden, hem de beyan, liyubeyyine, litubeyyine kelimelerinin kur’an’daki ve dildeki kullanımlarından; Kur’an vahyinin gizli / gizemli / açıklamaya muhtaç yetkisinin Allah Rasulüne verildiğini iddia etmek veya ilgili Ayetlerden böyle bir çıkarımda bulunmak, İMKANSIZI BAŞARMAK anlamına gelir. Bu düşünce şirktir. Her şeyden önce Kur’an kendisini, MÜBİN (apaçık), ” açıklanmış, açıklanmaya ihtiyacı olmayan ” indiği
(daha&helliip;)
Sonsuz merhamet ve sonsuz lütuf sahibi Allah’ın adıyla; Bu yazıyı yazmamın sebebi Allah’ın rahmetinin genişliğini yeterince fark edemememiz ve “neden bizleri imtihan ediyor ve cehenneme atıyor” gibi sorulara cevap olması niteliğindedir. Kuranı Kerime yabancı olan ve yaratılış gayesini anlamayan yada anlamaya çalışan kişiler Allah’ın imtihanını sorgularlar ve sonucunda neden sadece cennet olmadığını cehennemin olduğunu söylerler. Bununla kalmaz Araf 179.
(daha&helliip;)
Halk arasında din konusunda yapılan sapkınlıklardan biri de bazı insanların arkadaşlarına veya ailelerindeki kişilere Allah’ın yasakladığı çeşitli eylemleri yapmaya teşvik ederken söyledikleri ifadelerdir. Buna göre örneğin bir kişi içki içmek istemeyen arkadaşını içki içmeye teşvik etmek için “günahını bana, sen iç” gibi bir ifade kullandığına şahit oluruz. 29 – Ankebut Suresi – 12. İnkâr edenler, iman edenlere dediler ki:
(daha&helliip;)
İman, insanın sahip olabileceği en büyük nimet. Bu nimete sahip olan insan, “… sapasağlam bir kulba yapışmıştır…” (Bakara Suresi, 256) İnsanı ümitsizliğe, üzüntü, keder, sıkıntı, stres ve öfkeye kapılmaktan, gelecek kaygısı, korku ve tedirginlik gibi zarar veren etkenlerden uzak tutan imanıdır. Allah’ın rahmetinden umut kesmemek Allah’ın buyruğudur. Rahmetini umut etmek, Rabb’imizin her şeye güç yetiren olduğu gerçeğinin şuurunda
(daha&helliip;)