Elimizde bir kitap var . Biz bu kitabın vahiy olduğuna inanıyoruz . Var olduğuna ve kendisine denk hiçbir şey olmadığına inandığımız tanrıya ibadet ederken , bu tanrının Muhammed’e vahyi olan kitaptaki arapça harfleri telaffuz ediyoruz . Ne dediğimizi bilmeden arapça harfleri telaffuz edip , günde beş kez bilinçsizce yatıp kalkarak ibadet ettiğimizi söylüyoruz . Hatta hatta normalde de bu vahiy
(daha&helliip;)
https://www.youtube.com/watch?v=fy7Tp0s8sRw ‘Takva’ kelimesinin anlamını kısaca anlatacak olursak kelimenin anlamı ‘sorumluluk bilinci’ olarak çıkıyor karşımıza. Üstte ki video benim anlatmak istediğimin kısaca özeti aslında. Takva! Ne kadar takvalıyız? Takva ne? Namaz kılıp, zikir çekmek mi takva? Ki Rabbimiz ne söylediğini bilinceye kadar namaza yaklaşmayın diyor! Nisâ / 43 Kaçımız namaz kılarken ne dediğini biliyor? (daha iyi anlamak için şuraya göz atabilirsiniz.)
(daha&helliip;)
Hikmetimizi neden kaybettik? Hikmetle gelen Nebi-Elçimiz olduğu halde, Hikmeti neden Antik Yunan da yada Antik Mısırda, Uzak doğu da aradık?!! Neden, Nebi-Elçilerin hikmetli davetine icabet edenler az bir topluluk olmuş? Ayrıca, Vahiy kaynaklarına, Kitap’lara neden farklı bakış açılarıyla yaklaşıyoruz?Kitap’ları, kaç türlü bakış açısıyla okumak mümkün? Vardığım sonuç: ALLAHIN VARLIĞINI DELLİLENDİRMEYE ÇALIŞANLAR- ALLAH/EVREN/İNSAN İLŞİKİSİNİ “ÖZ”DEŞ- VAHDET- VUCUT BAKIŞ AÇISIYLA YAKLAŞANLAR –SADECE SEZGİSELCİLİĞİ YADA
(daha&helliip;)
En son edindiğimiz bilimsel verilerle Atom üstü ve Atom altı gerçekliliğimizle karşılaştıkça kâinatın mükemmel yaratılışına hep birlikte şahit oluyoruz. Ayetle sabittir ki Allah her şeye bir ölçü koymuştur…“Kadere-Ölçüye-Mizana” bakışımız hayatta var olma yerimizi ve amacımızı belirlemektedir. Bu konu bizim için çok önemli bir konudur. Çünkü, “Tartıda haddi aşanların sonu kitabımızda bize net bir şekilde bildirilmektedir.” Kur’anı hayat rehberi yapmaya çalışan
(daha&helliip;)
Bir söz vardır “Yalan söyleyenler, doğru söyleyenlere inanmazlar.” Gerçekten de hayatımızda çok karşılaştığımız bir durumdur, yalan söyleyenlerin kolay ikna edilemeyeceği konusu. Çünkü bazı kişiler yalan yanlış sözler söylediğinin, farkında bile değillerdir. Böyle kişiler nefislerinin baskısı altındadırlar. Gelin bu sözlerin ardında yatan mantığı, birlikte düşünelim. İnsanlar neden yalan söyler, ya da söylemek durumda kalır. Hayatımızda bu durumla hepimiz karşılaşmışızdır, az ya
(daha&helliip;)
Kur’an-i Kerim, Bilim içerikli her konuyu başlıklar halinde aktarırken, bizim de bu konuları araştırmamızı ya da konular üzerinde düşünmemizi, ders çıkarmamızı ister. Bize gayp olan bazı konuların araştırılmasından sonra elle tutulur gerçeklikle karşılaşılıp o konunun gayp olmaktan çıkacağını da bize bildirir. Yaratılan kâinatta yapılan araştırmaların sonucunda bulduğumuz veriler ile belli konular gayb olmaktan çıkacaktır; tabî ki Rabbimizin izin verdiği oranda.
(daha&helliip;)
Allah’ın izni ile sizler ile faizle ilgili ayetleri paylaşacağım herkesin hoşlanmasını beklemiyorum. En doğrusunu yalnızca Yüce Allah bilir Kur’an-ı Kerim eşsiz bir bilgi hazinesidir lütfen okuyun. Rehberimiz bir bütündür, tüm ayetleri okumanız önemlidir benim eksiğim yanlışım olabilir. Allah’ın adı ile 2.Bakara 275,276,277,278,279,280 ve 281; Faiz yiyenler alışveriş faiz gibidir demeleri dolayısıyla, ancak kendilerini şeytanın dokunuşuyla çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Halbuki Allah alışverişi helal, faizi ise
(daha&helliip;)
Bu yazımda , Allah’a dua ederken araya aracı koymanın ne kadar ilkel bir düşünce olduğunu gözler önüne sereceğim. Bugün sünnilikte genel olarak savunulan görüşlerden biri şöyledir : ”Biz kim oluyoruz da direk Allah’a ulaşacağız , onun sevgili kullarından şefaatçi/aracı olarak evliyalar , müçtehidler, alimler koymak gerekir.” Maalesef bazı insanlar bunu mantıklı bulup inanıyorlar. Bu görüş tek bir ayetle çürütülecek olsa
(daha&helliip;)